top of page

Blockchain Amazonları

Güncelleme tarihi: 31 Eki 2022

Pandora’nın kutusu açıldı! Kadından nefretin tarihi böylece başlamış oldu. Nefret edilen, günahkâr olan, doğanın bir parçası ama dışlanan, işkenceler gören, aşağılanan ve ötekileştirilen.

Ama neden?

İlkel toplumlarda; belli bir süre anaerkil bir dönem yaşandığını biliyoruz. Anaerkillik, toplumda kadının, özellikle “ana”nın etkin (baskın-başat) olma halidir. Matriarka veya maderşahilik olarak adlandırılan bir tür toplumsal örgütlenme düzeni. Bu düzenin temelini kadının üstünlüğü fikri oluşturur; soy kadınlar tarafından belirlenir, hakimiyet kadınlarındır. Amazon kadınlarının yenilmez savaşçılar oldukları zamanları düşünürsek her zaman nefret edilen olmamışlardır. Amazonlar, kadın savaşçılardan oluşan mitolojik bir ırktı. Kendi kanunlarını kendileri yapar; yiyecek ve barınak gereksinimlerini karşılama konusunda kendi yöntemlerini kullanırlardı ve onları yöneten bir kraliçeleri vardı. Amazonların diyarı, mitlerde birbirinden farklı yerlerde verilir. Bunların arasında Trakya, İskitya, Kafkas Dağları ve bugün Türkiye ya da Libya sınırları içinde bulunan bölgeler de vardır. Doğanın ana tanrıçasından kötülüklerin tanrıçasına doğru ilerleyen tarih akışı içinde “feminizm” kadının yerini tekrar hatırlatmak için dalgalar yaratarak farklı dönemlerde mücadelesinde nefretle dolu tarihe toplumsal eşitlik için savaşan yeni nesil amazonlara dönüşmüştür.

Jack Holland “Mizojini- Kadından Nefretin Evrensel Tarihi” adlı kitabında ilk çağdan başlayarak kadınlardan neden nefret edildiğinin araştırmasını bizlere sunmuştur. Bu araştırmada batının dünyaya yaydığı bilim, sanat, felsefe, hukuk, siyaset alanlarında sistematikleştirdikleri her bir bakışta kadının yeri incelenmiştir. Kadın nefretinin temellerinin atıldığı ve sağlamlaştırıldığını günümüze kadar etkilerinin sürdüğü ve daha da süreceğini düşünürsek, kadından nefretin tarihinde nelerin sebep olduğu ve neden feminizmin gerekli ve hatta zorunlu olduğunu daha iyi anlayacağız.

Dünyanın Bu En Eski Önyargısına Kısaca Bakalım

Pandora’nın kızları; sonsuz mutluluğun olduğu bir zamanda tanrılarla birlikte zaman geçiren erkekler, Pandora’nın gelmesi ve kendisiyle birlikte getirdiği kutuyu merakına yenik düşüp açtığı için tüm insanlığı lanetlemiştir. Öykü tanıdık geldi değil mi? Havva’nın Adem’i baştan çıkartıp yasaklı elmayı yemesinden sonra lanetlenen insan! Tüm bu mitolojik öyküler ve din bağlamında anlatılan yaradılış destanlarında tüm insanlığı etkisi altına alacak günahkar kadın insanlığı lanetleyen cins olarak tüm sistemlere nakış nakış işlenmiştir. Felsefenin ilk sistemli bir şekilde eski Yunan’da ortaya çıkmasında kadının düalist yapı içinde konumu derinlemesine kadın düşmanlığını içerir. Erkeği maneviyatla, kadını ise şehvet ve arzuyla tanımlayan çürüyen her şeyle özdeşleştiren felsefi düşünce biçimi yüz yıllarca etkisini göstermiştir.

Çürüyen, değişen, kötü olan ne varsa kadın için tanımlanırken, akıl, mantık, ideal olan erkek için tasarlanmış bir felsefe tarihi düşünün!

Roma döneminde ise bazı kadınların isimleri tarihe büyük harflerle yazılıyor. Peki nasıl ve ne şekilde!

Messaline cinsel taşkınlıkla eş anlamlı olarak anılıyor. Agrippina: Gaddar ve “doğa dışı” hırsıyla iktidar yolunu cesetlerle döşemiş olan bir kadın. Sempronia: Komplo ve devrimle dolu tehlikeli erkek dünyasına katılabilmek için kadın dünyasını terk eden bir entelektüeldi. Kleopatra: İmparatorluğu yönetmek için komplo düzenleyen ve devleti iç savaşa sürükleyen, parlak baştan çıkarıcı bir kadındı.

Kötülüğün simgesi olan bu kadınlar tarihin sayfalarında günümüze kadar kusursuz bir şekilde korunup karşımızda duruyor. Ve algımızda bu isimlerin anlamları tanımlandıkları şekilde “Messalina kompleksi” psikoloji literatüründe yer edinmiş bile.

Orta çağda kadın, tarih boyunca en büyük işkencelere o dönemde maruz kalan kadın bir yandan hristiyanlığın simgesi “Meryem Ana” ile ilahlaştırılan diğer taraftan erkeği baştan çıkaran şeytandır. Bu ikililik orta çağ kadınlarının cadı olarak nitelendirilmelerine ve diri diri yakılmalarına kadar gitmiştir. M.S 413 yılında Katolik kilisesinin yüksek konseyi, Meryem’i “Tanrı’nın Annesi” olarak ilan etti. Aynı konsey üyeleri bakire Meryem’i kutsal bir kadın olarak tanımlarken, bilim, sanat felsefe ile günümüze kadar tek yapıtı olan kadın gök bilimci “Hypatia” için ölüm emri vermiştir.

Modernliğin yükselişi ile tüm dünyayı etkisi altına alan büyük değişimler yaşanmıştır. Entelektüel, toplumsal, ekonomik ve siyasal devrimler her alana nüfus ederek insanın önemi üzerinde bir dizi söylemler yayınlanmıştır. Kopernik devrimi ile dünyanın merkez konumu alaşağı edilmiş ve güneş merkezli sistem tüm hızıyla her alanı etkisi altına alacak şekilde yayılım göstermiştir. Artık din kurumlarının da reformlara gidecek yenilikler yapması kaçınılmaz olmuştur. İncili kadın erkek ayırmaksızın herkesin okuyup anlaması bekleniyordu. Bu kadınların eğitim hakkını talep etmesi için bir fırsattı! Kadın için eğitimin gerekliliği için erkekler tarafından değil cesur kadınların öncülüğünde eğitim hakkı talebi oluşturulmaya başlandı. Mary Wollstonecraft, “ilk feminist” veya “feminizmin annesi” olarak anılıyor. Kadın hakları ve özellikle de kadınların eğitimi üzerine kitap uzunluğundaki makalesi, Kadın Haklarının Haklarının Bir Kanıtı , feminist düşüncenin bir klasiğidir ve feminizmin tarihini anlamak isteyen herkes için okunması gereken bir kitaptır.

Ve feminist dalgalar; dönemsel koşullar, mevzuatlar, örgütlenmelerle günümüze kadar; eğitim, oy hakkı, iş, maaş eşitliği, kürtaj, aile içi şiddet, cinsellik, cinsiyet, toplumsal cinsiyet, doğum, eş cinsellik, ırksal ayrımcılıktan hayvan haklarına uzanan bir perspektifle kavramlar üretip bu kavramları ön plana çıkararak sanat, hukuk, iş, siyaset, felsefe ve tarihi erkeklerin başlattığı kadın düşmanlığını yeniden hak ettiği yere getirmek için çalışmalar yürütüyor.

Devrimler tüm insanlığı etkisi altına alacak ve değişimi kaçınılmaz bir şekilde insanların hayatlarına entegre edecek motivasyonla örgütlenme bilincini canlı tutar. Tarım devriminde insanların avcılık ve toplayıcılıktan yerleşik hayata geçtiği büyük bir dönüşüm yaşanmıştır. Kadın için ise bu devrim nefretin ve dışlanmanın temellerini atacak bir dizi yeni yaklaşımların gelişmesine neden olmuştur. Artık evde çocuk bakan ve erkeğin tahakkümü altında yaklaşımlara maruz kalan kadını geri planda tutmayı başarmıştır. Kopernik devriminde erkeklerin bilim alanında söz sahibi olmasından dolayı kadınlar çalışmalarda geride kaldı. Din reformları erkekler tarafından yazıldığı için kadın kutsal bakire imgesinden kurtulamadı, sanayi devriminde kadın iş hayatına girdi fakat erkekten aşağı konumda çalıştığı için eşit maaş alamadı, teknoloji devriminde eşit eğitim hakkı olmadığı için erkeklerin egemenliğinde keşifler insanlığa erkekler tarafından sunuldu.

Blockchain Devriminde Kadın Yine Patriarkal Düzenin Gerisinde mi Kalacak?

2008 yılında Satoshi Nakamoto BITCOIN ‘i tüm dünyaya duyurduğunda gizemli kimliğinden ötürü Satoshi acaba kadın mı sorusunu akıllara getirdi. Tarihte kadın yazarların kitaplarının ciddiye alınması için erkek ismi ile bastırması, kadın sanatçıların sanat eserlerinin ciddiye alınması için ise eşlerinin isimleri ile eser ortaya koyması vb. bir çok örnek sıralanabilir. Acaba teknoloji devrimine yeni bir soluk getiren sistemi inşaa eden kişi, ciddiye alınmak için takma bir erkek isim mi kullanmıştı? Komplo teorileri şöyle dursun biz Blockchain Amazon ruhu yeniden nasıl canlandırabiliriz buna bakalım.

Blockchain Devriminin 2008 yılından günümüze kadar nasıl hızlı bir gelişim gösterdiğine şahit olduk ve neleri değiştirebileceğini biliyoruz. Yapılan araştırmalarda tarihsel süreçlerinde etkisini düşünürsek kadınlar teknoloji alanında ikinci konumda oldukları ön yargısıyla erkeklerin teknolojide daha iyi sonuçlar çıkaracağı savı ile karşı karşıyadır. Amazon kadınların uzun yıllar güçlerinin farkında olarak erkeklerin baskılarına maruz kalan yapısının naif duruşundan uzak erkeksi olarak nitelendirilen söylemlerin tersine her cinsin cesur, akıllı ve güç simgesi olarak görünebileceğini de biliyoruz. Blockchain teknolojisinde her sektörde uygulanabilen yapısı ise aslında daha çok “Blockchain Amazonlarına” ihtiyaç olduğunu göstermektedir. Feminist hareketler de böyle çıkmadı mı zaten! Cesur, eğitimli, korkusuz amazonlar sayesinde…Şimdi çok daha fazla Amazon’a ihtiyaç var!

Bu sefer devrimin gerisinde bırakılmaya hiç niyeti olmayan kadınlar dünyanın her yerinde blockchain projeleri geliştirip kollektif bilinç ile tüm yaratıcılıklarını ortaya çıkartacak üretimlerde aktif rol üstleniyorlar. Yeterli mi değil, kadınların kız çocuklarının, dışlanan diğer tüm marjinalleleştirilmiş grupların geleceğin teknolojisinden geride kalmaması için çeşitli oluşumların, projelerin öncüsü olarak çalışmalara başlaması gerekmektedir.

Geleceği değiştirecek blockhain devriminde kadınların öncü olacakları çok önemli başlıklar vardır. Patriarkal düzenin böyle geldi böyle gitmez diyeceğimiz projelere öncü olarak farkındalık kazandıracak çalışmalar için neler yapabiliriz.

Bir kaç önemli sektörü Blockchain Amazonların çalışmaları ile ön plana çıkarmak için örnekler;

Eğlence: Dijital platformlarda müzik, film, dizi vb alanlarda nitelikli dijital içeriklerin ve fikirlerin oluşması için kadınların ve ötekileştirilen herkesin sektörün ayrımcı ve dışlayıcı politikalarından kurtarılması için bu alana ilişkin çalışmaların yapılması.

Çevre ve iklim değişikliği: Dijital ortamda çevre sorunlarına yönelik farkındalık geliştirecek, çevrenin önemli, doğanın korunması için blockchain teknolojisi ile verimli hale getirecek doğa ana kavramının derinlemesine işlendiği çalışmalar.

Eğitim: Kadınların ilk elde etmek istedikleri büyük mücadelelerle kazandıkları eğitim hakkının daha fazla kadına, kız çocuğuna ulaştırılması için dijital dönüşümle birlikte yayılım gösterecek eğitim başlıklarının derinlemesine çevirim içi platformlarda uygulanacak çalışmaların yapılması.

Medya: Cinsiyetçi söylemlerin medyada etkisini azaltma, toplumsal cinsiyet kavramlarının yayın organlarında yer almasına karşın medya içeriklerinin oluşturulacağı çalışmalar.

Hayvan Hakları: Feminizm tek başına kadın mücadelesi değildir. Her dışlanan ve hakları yok sayılan canlının yaşamda hak ettiği gibi yaşaması için vardır. Hayvanların doğal yaşamda kalmaları ve haklarını koruyacak çalışmalar.

LGBTİ Bireyler: Tüm marjinalleştirilmiş ve toplumun dışında tutulan grupların blockchain teknolojisinde yer edinecek çalışmalara öncülük etmek.

Sanat: Kadının bedeni sanat eserlerinde arzulanan nesne olarak işlenmiş, müzelerde çıplak bedenleri sanatsal çalışmanın ürünleri olmuştur. Çağdaş sanat akımlarının feminist sanatçıları bedenlerini nesne ve özne olarak performanslarında gösterime sunmuş ve kadını müzelerde erkekler tarafından arzulanan beden imajından, kavramsal sanat kuramına kadar işi götürmüşlerdir.

Blockchain Amazonları tüm bu alanlarda savaşarak geride bırakılan, hiç sayılan kişilere, doğaya ve hayvanlar için projeler geliştirerek dünyayı değiştirebilir.

Kaynaklar: “Mizojini kadından nefretin evrensel tarihi” Jack Holland, Yeditepe Üniversitesi Felsefe Master Bitirme Tezi “Schopenhauer From The Perspective of Feminist Philosophy” Hilal Baktaş.

2 görüntüleme0 yorum

Comments


bottom of page